16 Eylül 2012 Pazar

Fizik Tedavi Uzmanı ve Fizyoterapist

 
Fizyoterapistlik mesleği, fizik tedavi uzmanlığı, tarihçesi, ülkemizde fizik tedavi ve rehabilitasyon akademik eğitimi hakkında bilgiler.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon bir ekip işidir. Fizik tedavi ekibinde doktor (fizik tedavi uzmanı) ve fizyoterapist mutlaka yer alır. Tedavi edilen hastalığın ve kliniğin özelliğine göre iş ve uğraşı terapisti, rehabilitasyon hemşiresi, ortez-protez uzmanı, masör ve yardımcı elemanlar ekibin üyeleri arasında yer alabilir.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları (fiziyatristler), tıp fakültesini bitiren ve 4 yıllık fizik tedavi ve rehabilitasyon ihtisasını tamamlayarak uzman olan hekimlerdir. Eğitimleri boyunca kas ve iskelet sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıklar konularında uzmanlaşan fizik tedavi hekimi hastanın ilk değerlendirmesini yapar, hastayı muayene eder, gerekli tetkikleri ister, teşhis koyar ve fizyoterapistle birlikte tedaviyi düzenlerler. Fizik tedavi uzmanı hastanın kontrol muayenelerini ve takibini yapar, tedaviyi ve ekibi koordine eder. Fizik tedavi hekimi ayrıca ekibin eğitiminden birinci derecede sorumludur.
Fizyoterapistlik ortopedik, nörolojik ve romatizmal hastalıkların tedavisini yapmak üzere eğitim alan ve kas iskelet sistemi üzerine uzmanlaşan bir meslektir. Fizyoterapistlik eğitimi genellikle tıp fakülteleriyle paralel eğitim veren fizik tedavi okullarında yapılır. Fizyoterapistler ekibin hastayla sürekli iç içe olan en aktif üyesidir. Tedaviyi koordine eder,elektroterapi, manuel tedavi ve egzersizleri uygular, ev programlarını düzenler ve hastayı takip eder. Fizyoterapist, fizik tedavi hekimiyle koordinasyon içinde çalışır.

Fizyoterapistlik mesleği üzerine
Fizyoterapistlik mesleği, dünyada yaklaşık 120 yıldır, ülkemizde ise 50 yıldır toplum sağlığı ve yaşam kalitesi ile doğrudan ilgili bir bilim dalı olarak gelişimini sürdürmektedir. Fizyoterapi bilimi, kas, iskelet ve sinir sisteminin, anatomisi, egzersiz, masaj, çeşitli fiziksel ajanların vücuda etkileri ile ilgili bilgiler ışığında fiziksel fonksiyonların geliştirilmesi amacı ile başlamıştır.
Fizyoterapistlik mesleği dünyada özellikle savaşlar, travmalar ve çocuk felci epidemilerini takiben oluşan özürlü nüfusun fonksiyonel kayıplarını giderebilmek amacı ile doğmuş ve pek çok aşamadan geçerek günümüzdeki popüler konumuna ulaşmıştır. Günümüzde tıp bilimindeki ilerlemeler ve sağlık alanındaki gelişmelere paralel olarak hastaların yaşama şansı artmış, yaşamak kadar hayat kalitesinin önemli olduğu da anlaşılmış, bu da fizyoterapistlere duyulan ihtiyacı artırmıştır.
Fizyoterapi ve rehabilitasyon, hareket yetersizliğine yol açan hastalıklar, yaralanmalar ve ağrılı durumlar sonrasında fonksiyonel durumun olabildiğince iyileştirilmesi ve devamı için bilimsel kanıtlara dayalı değerlendirme ve fizyoterapi rehabilitasyona özel tedavi yaklasimlarinin fizyoterapistler tarafindan uygulandigi bir bilim dalidir. Saglikli yasamin temel kavramlarindan olan fiziksel uygunluk, fizyoterapistler tarafindan gelistirilmis bilgi, beceri ve yaklasimlarin kullanimi ile devam ettirilebilmekte veya artirilabilmektedir.
Fizyoterapist, yaralanma, hastalik, dogustan gelen özür, hareket sistemi bozukluklari veya diger durumlardan kaynaklanan agri ve fonksiyon bozukluklarinda; kisilerin fonksiyonel limitasyonlarini, agriyi, özrü ve yeteneklerini özel ölçme, degerlendirme ve inceleme yöntemleri ile belirleyerek hekimin tanisina göre, fonksiyonun ve fonksiyonel kapasitenin gelistirilmesine yönelik fizyoterapi ve rehabilitasyon programini planlayan, uygulayan ve tekrar degerlendirerek rapor eden, saglikli kisilerin sagligini devam ettirmek amaciyla uygun egzersizler / koruyucu programlar planlayan mesleki otonomiye sahip olan bir saglik personelidir.
Fizyoterapistlik meslegi; Türkiye'de 1961 yilinda Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulunun kurulmasi ile baslatilmistir. Su anda ülkemizde; Istanbul Üniversitesi Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Pamukkale Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Abant Izzet Baysal Üniversitesi Kemal Demir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Kütahya Üniversitesi Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Baskent Üniversitesi Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Süleyman Demirel Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu olmak üzere sekiz okul mevcuttur. Bu okullarin hepsi dört yillik egitim vermektedir. Bu okullara liseyi bitiren ögrenciler üniversiteler arasi seçme ve yerlestirme sinavindan "sayisal" puan alarak girmektedirler.
Egitimin 4 yil üniversite egitimi olmasinin fizyoterapistlik meslegine yarari, bilimsel formasyonunu çagdas düsünce ve yaklasimlar ile sekillendirebilen fizyoterapistler yetistirmek olmustur. 2006 akademik yili itibari ile Türkiye'deki mezun fizyoterapist sayisi 4100 civarindadir. Ülkemizde fizyoterapi-rehabilitasyona gereksinimi olan özürlü sayisinin 10.000.000 civarinda oldugu düsünüldügünde, fizyoterapist sayisinin ileriye yönelik artirilmasinin hizmet sunumu açisindan önemi ortaya çikmaktadir. Türkiye'de her yil ortalama 400 fizyoterapist mezun olmakta ve 10 yil sonra Türkiye'deki fizyoterapist sayisinin 7500'e ulasacagini göstermektedir. Fizyoterapistlik mesleginin güzel olan bir yani da ülkemizde bu alanda is bulabilme sorununun olmayisidir.
Egitim programi içinde anatomi, fizyoloji, histoloji, fizik gibi temel tip ve isi isik, hidroterapi, elektroterapi, masaj, tedavi hareketleri prensipleri, hastaliklara yönelik özel degerlendirme ve egzersiz teknikleri, kinezyoloji, protez, cihaz, pulmoner ve kardiyak rehabilitasyon, sporcu sagligi ve egitimi, is ugrasi tedavisi, mesleki rehabilitasyon, isitme konusma tedavisi gibi mesleki dersler, nöroloji, dahiliye, ortopedi, kadin dogum, gibi klinik dersleri teorik ve uygulamali olarak verilmektedir. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Yüksekokullarinin egitim programi fizyoterapistlerin, fizyoterapi rehabilitasyona yönelik degerlendirme ve egitim yaklasimlari ile özürlü kisileri tedavi etmeleri, daha bagimsiz ve saglikli olarak topluma kazandirilmalari ve bu konuda dünyadaki gelismeleri izleyerek sürdürülmektedir.
Aldiklari egitimi toplumun degisen gereksinimlerine uyumlandirabilen fizyoterapistler hareket ve fonksiyondaki kayiplari, varolan yetenekleri, özürlülügü ve engeli degisik ölçme-degerlendirme, özel testler ve yaklasimlar ile degerlendirir, fizyoterapi tanilamasini takiben kisinin fonksiyonel gereksinimleri, yetenekleri ve motivasyonunu göz önünde bulundurarak tedavi programini planlar ve uygular. Fizyoterapi- rehabilitasyon programini uygularken nöroterapatik yaklasimlar, egzersiz, manuel tedavi yöntemleri, fiziksel, elektroterapi ve mekanik ajanlar, fonksiyonel aktivite egitimi ve mesleki rehabilitasyon yaklasimlari gibi yöntemlerden yararlanirlar. Gerekli durumlarda yardimci, adaptif, destekleyici ve koruyucu ekipman, cihazlar ve araç/gerecin tasarimini ve takiben günlük yasam aktiviteleri sirasindaki kullanimini bizzat gözlemleyip egitim vererek yardimci olurlar. Herhangi bir neden ile kolunu yada bacagini kaybetmis kisileri fizyoterapi yöntemlerinden yararlanarak protez (suni uzuv) uygulanmasina hazirlar, hastaya uygun protezin tasarimi ve protez ile rehabilitasyonunda görev alirlar.
Tibbin pek çok alanina (Nöroloji, ortopedi, pediatri, kardiyoloji, gögüs hastaliklari, fiziksel tip ve rehabilitasyon, jinekoloji, üroloji, romatoloji, psikiyatri gibi) hizmet veren fizyoterapistler, zamanla toplumun degisen gereksinimlerine göre çesitli alanlarda özellesmislerdir. Dünya Fizyoterapistler Birligi Avrupa Bölgesi'nin Fizyoterapi'de mezuniyet sonrasi egitimi konusunda her yil gerçeklestirdigi toplantilar kapsaminda özellesmis fizyoterapistlerin profili de çizilmis ve Avrupa Birligi ülkelerinde yayginlastirilmistir. Geçtigimiz yüzyilda fizyoterapideki önemli bir gelisme fizyoterapinin hastane temelli uygulamalarin yani sira hastane disina tasinmasidir. Özellikle endüstriyel alanda rehabilitasyon çalismalari, ev ve is ortaminda yapilan ergonomik düzenlemeler ve toplum temelli rehabilitasyon hizmetleri, saglikli ve özürlü kisiler için spor ve rekreasyonel aktivitelerin organizasyonu, özürlü kisilerde fonksiyonu kisitlayan, çevresel ve mimari engellerin düzeltilmesi ve fiziksel uyum için egitim, fizyoterapistlerin önemli aktiviteleri ve sorumluluklari arasina girmistir. Fizyoterapistler ayrica yönetim ve organizasyona dayali hizmet planlama, sekillendirme, hizmetin verilisi, devamliligi ve kaynaklarin etkin kullanimi konularinda da basarili çalismalar yapmaktadirlar.
Türkiye'de fizyoterapistler dünyadaki meslektaslari gibi mezuniyet sonrasi bilim uzmanligi ve doktora çalismalari yapmakta, doçent ve profesör olabilmekte, fizyoterapi-rehabilitasyon yüksekokullarinda ögretim elemani olarak görev yapabilmektedirler. Ancak çalisma kosullari, görev-yetki ve sorumluluklari bakimindan hak ettikleri seviyeye bir türlü ulasamamislardir. Özellikle meslek yasalarinin olmayisi, çalisma kosullarini zorlastirmakta ve magduriyete yol açmaktadir. Dünyada ve Avrupa Birliginde yaygin olan uygulama, hekimin gördügü ve tanisini koydugu hastanin o hekim tarafindan fizyoterapiste gönderilmesidir. Söz konusu hekim herhangi bir branstan olabilecegi gibi aile hekimi de olabilmektedir. Maliyet etkinligi bakimindan da önemli olan bu çalisma kosulu, ulusal fizyoterapi-rehabilitasyon giderlerini önemli ölçüde azaltmaktadir. Dünyanin gelismis ülkelerinde saglik politikalari kapsaminda fizyoterapi-rehabilitasyon hizmetleri yapilandirilirken hizmetin kalitesinin arttirilmasi ve devamliligi üzerinde yogunlasilmakta, hasta haklari ve hastanin yararina olabilecegi düsünülen çözümlemelere yer verme çabalari görülmektedir.
Dünyadaki tüm ulusal fizyoterapi derneklerini ayni çati altinda toplayan ve temsil eden Dünya Fizyoterapistler Konfederasyonunun misyonu dünya fizyoterapistlerinin birbirleri ile iletisimini, bilgi ve deneyim alisverisini saglamak, fizyoterapi egitimi ve uygulamalarini, standardi yüksek arastirmalar ile güçlendirmek, sosyal ve egitim amaçli kongreler ile meslegin gelisimini bilimsel ve yasal açilardan desteklemektir. Dünya Fizyoterapistler Konfederasyonu yayinladigi bir dizi bildirgeyle egitim-arastirma ve uygulamalarda uluslar arasi yüksek bir standart olusturmayi amaçlamistir. Söz konusu bildirgelerden en önemlisi mesleki otonomidir. Buna göre Fizyoterapistler sagligin iyilestirilmesi, koruyucu fizyoterapi, bakim ve fizyoterapi hizmetlerini kendi bilgi ve yeterlilikleri içerisinde, mesleki muhakeme yeteneklerini özgürce kullanarak uygulayabilme hakkina sahiptirler. Fizyoterapistlerin mesleki kararlari isveren veya diger meslek mensuplari tarafindan kontrol edilemez ve/veya kisitlandirilamaz. Mesleki unvanin korunmasi ile ilgili bildirgeye göre fizyoterapi hizmeti yalnizca fizyoterapistler tarafindan veya fizyoterapistin direktifi ve gözetimi altinda yapilabilir ve bu hizmet degerlendirme, fizyoterapi tanimlamasi, fizyoterapi yaklasimlarinin belirlenerek planlanmasi, uygulanmasi ve yeniden degerlendirmeyi kapsar. Hekimler ile iliskiler konusundaki bildirgede ise fizyoterapiste gönderilen sevklerde, bu sevkin fizyoterapide neler yapilacagini degil, yeterli tibbi bilgiyi içermesinin uygunlugu belirtilmektedir.
Dünyanin ve Avrupa Birliginin standardi yüksek fizyoterapi-rehabilitasyon yüksekokullarindaki egitime esdeger egitim veren yüksekokullara ve bilimsel ve mesleksel olarak çagdas bir alt yapiya sahip olan ülkemizde gelecegin meslegi olarak gördügümüz fizyoterapistlik mesleginin yasal açilardan da çagdas düzeye ulasmasini diliyoruz.

1 yorum: